13 Ağustos 2011 Cumartesi

Kıyıköy (Gezdik-Gördük-Yedik-Geldik) - 1


Geçen hafta tatil için Kıyıköy’e gittim arkadaşımla ve köpeklerimizle..
Yanımızda köpeklerimiz olacağı için en sakin olan ramazan ayının ilk haftaiçini seçtim. Çok da yerinde bir karar almışım. Herkes gider mersine biz gideriz tersine hesabı Pazar sabahı tatilciler evlerine dönme hazırlığı yaparken bizde yola çıkma hazırlığındaydık.

Kıyıköy, İstanbul’a 165 km mesafede. Kıyıköy’ün eski adı “Midye”..  Kırklareli’ne bağlı bir sahil kasabası. İstanbul Tekirdağ yolu istikametinde ilerliyorsunuz. Çerkezköy sapağından içeri giriyorsunuz. Sonra Saray, Bahçeköy sırası ile ve finalde Kıyıköy.

Kıyıköy’e vardığımızda saat 2,5 idi. Çadırımızı nereye kuralım diye bakınırken kaşla göz arası Face kendine dişi bir Husky bulmuş oyunlar oynuyor J Husky’nin sahipleri de onları izliyor. Bizim çadır yeri  için bakındığımızı öğrenince “biz kalkacağız isterseniz buraya kurun” dediler. Ve eşyaları boşaltmaya başladık. 15 dk içinde çadırlarımız kurulmuş eşyalarımız yerleşmişti.


O sıcakta denize koşmak yapılacak en mantıklı şeydi :)
Giydik mayolarımızı, aldık köpüşlerimizi doğru sahile.. Face de, Ceny de balık tadında köpekler. Ama cüsse olarak epey irice olduklarından insanlar ilk etapta tedirgin oluyor. O yüzden sahile indiğimizde genelde az insan olan kısımları tercih ediyoruz. Hem kendi, hem diğer insanların huzuru için.
Az evvel çadır yeri için yardım eden ağabeyler de sahildeydi. Face i görünce çağırdılar denize, ve bizim gireceğimiz yer belli oldu :)
İlk dakikalar çevreden insanların köpekler bir şey yapar mı, saldırır mı soruları ile geçti. Sonraki dakikalar ise çevredeki herkesin “Faceeee gel oğlum” “Cennyyy yakala kızım” nidaları içinde oyunlarla :) En son bir ara yaklaşık 7-8 kişilik bir çemberin ortasında face ile ortada sıçan oynuyorlardı :) Seviyorum oğlumun sosyalliğini … 



Cemile (17), Ender(16) ve Alpay(10) ile orada tanıştık.  Akşama kadar suda kaldık. Akşam yemeği için genç arkadaşlarımızla sözleştik.

Limanda balık satılıyor. 3 tane balıkçı var biz Cihan Balıkçıklık’tan aldık balıklarımızı. 3 Çipura 10 TL.. 7 taneyi 20 TL’ye aldık J  Salata malzemeleri ve diğer gereksinimleri köy içindeki marketlerden, bakkallardan vs temin ettik.
Akşam yemeği mangalda balık yanına bol salata.. Salatayı Cemile yaptı :) Ellerine sağlık.
Dere kenarında Ahmet abi’nin piknik masaları var. Aynı zamanda Ahmet abi derede gezebilmeniz için sandal, yunus vs de kiralıyor. Sadece derede gezmek için yada balık tutmak için kiralayabilirsiniz.  
Bu arada Kıyıköy balıkçı köyü. Ama asıl balık zamanı Eylül 15’den sonra. Kısmet olursa o zaman tekrar gitmek lazım..
Akşam yemeğinden sonra biraz sohbet ve sonrasında onlar evlerine gitti biz çadırlarımıza çekildik. Çadırlarımızın önüne koyduk sandalyelerimizi yıldızları seyrettik. Ve donduk! İlk gece çok soğuktu. Bir gece önce İstanbul da sıcaktan uyuyamazken burada battaniyelere sarılıp oturduk.



Biraz sohbetten sonra çadırlarımıza geçtik. Ben kitabımı okumaya başladım.
Yılmaz Özdil – İsim Şehir Hayvan… 









Ertesi sabah 6:45 uyandım uykumu gayet almış bir şekilde. Ayten uyuyordu. Ceny ve Face’i alıp yürüyüşe çıktım. Dere kenarında yaklaşık gidiş dönüş 3 km yürüdük. Yemyeşil doğa, mis kokan kekikler arasında ciğerlerim bayram etti.. 

 


Sonra çadıra döndüm baktım Ayten hala uyuyor giydim mayomu attım kendimi sahile, face ile tabi..
Sabahın körü itibari ile sahil bomboştu.. Deniz bildiğin akvaryum.. Ve hepsi bizim! :D
Sağım & Solum



Çadırlarımızı yakınına kurduğumuz dere deniz ile sahilde liman kenarından buluşuyor. Deniz suyu ile tatlı dere suyunun birleştiği yer epey sığ. Çocukların oynaması için de çok elverişli.
Yüzdük, oynadık, kitap okudum.. Face koştu, coştu…




Sonra Ayten ve Ceny de bize katıldı.
Yine yüzdük, dinlendik, kitap okuduk.. Face ve Ceny tatlı suda da yüzdüler/yıkandılar..



Saat 11 civarı kalkıp kahvaltı için yer bakındık.
Tepede deniz manzaralı “Kartal Çay Bahçesi”ni önerdiler gittik.. Muhteşem manzarası var.


O sıcakta rüzgarlı bir tepede alabildiğine yeşillik manzara finalde masmavi deniz ile buluşuyor. Ve siz kahvaltı ediyorsunuz.. Kahvaltı menüsünde neler olup bittiğini bilmediğimizden köy içindeki pastaneden böreğimizi alıp gelmiştik. Yanına kahvaltımızda geldi tam oldu.
Kahvaltı menüsü için vasar diyebilirim. Domates,salatalık,peynir,zeytin,çay.. Ama manzarası ve havası için orada kahvaltı edilir.. Birde ortaya tavada yumurta yaptırdık. Köy yumurtası. İstanbul’da yumurtanın sadece sarılarını kullanarak omlet yapsak bu kadar sarı olmaz! Lezzet muhteşem!
Her gittiğimiz yerde herkes hoş sohbet.. Misafirperver. Yabancıdır kazıklayayım durumu ise hiç yok. Kahvaltı vasat dedim ya fiyat da ona göre gayet ucuzdu. 2 kahvaltı + ortaya yumurta + 2 soda + 2 çay.. 15 TL verdik!
Ve bu arada heryere köpeklerimizle girebiliyor olmak da ayrı bir mutluluk bizim için. Denize gitmek için kalktık. “Şemsiyeniz var mı yoksa verelim kullanın giderken bırakırsınız” dediler … Şemsiyemiz yoktu! O gün ve sonrasındaki 5 gün daha o şemsiye ile gittik sahile..

5 sene evvel de gelmiştim Kıyıköy’e ama bu kadar gezememiştim. Sadece 2 gün kalmıştık. Ama Manastır vardı hatırlıyordum. Yerini sorduk, tarif ettiler. Denize inmeden önce oraya gidelim dedik.

Aya Nikola (hagia nichola) manastiri - M.S. 527-565 yıllarından kalma.. Kayalara oyulmuş manastır. Muhteşem bir tarih. Ama bakıma ilgiye araştırmaya ihtiyacı var. Girişinde bir roman vatandaşımız var, anlatıyor Manastırı.. İçindeki bir çok odayı o tımar etmiş. Devletin el atması gerek diyor. İç ana bölüme taş yığılmış. 3 büyük kapı farklı odalara açılıyor gibi duruyor. Ama taş engeller ve içeri dolan su yüzünden bu kısımlara ulaşılamıyor. Kimbilir içeride nasıl bir tarih nasıl arkeolojik eserler gizli.. Ve biz ilgilenmiyoruz. Oysa köy kale içi.. Sit alanı.. Evinize çivi çakacağınız zaman bin türlü izin almanız gerekiyor. Hemen 1 km yakınında bu manastır ise terk edilmiş gibi.

 





Aya Nikola’nın yaklaşık 200 mt ilerisinde kaynak suyu var. Lezzeti tartışılır.. En azından su konusunda çok seçici olan benim için. Ama bildiğin buz!! En kötü ihtimal elinizi yüzünüzü yıkar hemen yanıbaşındaki devasa Söğüdün altında dinlenir serinlersiniz. Fındıklı Çeşmesi..




Çeşmede verilen moladan sonra yine sahile yollandık..
Sahil bize aitti yine..


(Devam edecek..)

3 yorum:

  1. Esra'cım çok keyifli bir gezi yapmışsınız. Çadır olayına pek soğuk bakan beni bile heveslendirdi. 15 Eylül'den sonra balık meraklısı kocamla bir hafta sonu da biz mi gitsek diye konuşmaktayız. Gidebilirsek rehberliğine ihtiyacımız olacaktır. Yazının devamını bekliyorum;)

    YanıtlaSil
  2. Yazının devamı sizin için hayatı kolaylaştıracak önerilerle dolu :) 1-2 güne eklerim 2. kısımı. nerede kalınır sorularını fotoğraflarla yanıtlıyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Bayramda gitmeyi düşündüğüm bir yer, kamp imkanları hakkında biraz daha bilgi verir misin?

    YanıtlaSil