29 Temmuz 2011 Cuma

Müzik Kültürsüzüyüm!!!


Ben müzik kültürsüzüyüm..
Nereden çıktı diyeceksiniz .. Vallahi insanlardan çıktı..
Ne tür müzik dinlersin sorusuna “ Türk Halk müziği, Türk Sanat müziği, Rock, Metal, R&B, Arabesk vs.. “ diye yanıt verdiğim zaman bana “Senin de müzik kültürün hiç yok” diyen pek çok (aslen bana göre kendileri  kültürsüz)  insanla karşılaştım hayat boyu.

Neşet Ertaş, Arif Sağ dinleyen adam gidip Joe Satriani dinlediğinde kültürsüz neden olsun ki?

Orhan Gencebay’dan “Benim Dünyam” aşık olunduğunda en dinlenesi şarkılardan biri değil midir?
Diyelim ayrıldınız sevdiğinizden, Zerrin Özer’den “Bir gülü sevdim” yakışmaz mı hüngür hüngür ağlarken..
Yada evet o adamla biz asla olamayız, biliyoruz.. O zaman Gülşen’den “Hükmen Mağlup”…
Yada gece bara gittiğinizde “Model” ile zıplamak keyif vermez mi insana J

Müzik özgürlüğüdür ruhumuzun. Özgür ruhların yüksek duvarları olur mu?
Hal böyle olunca sanırım en güzel cevabı herkese Işın Karaca verdi !
Arabesk  albümlerle hemde!
O güçlü Jazz-Blues sesi ile yıllardır acılı arabesk sayılıp tabu gibi “ayyyy arabesssk mii! Hayatta dinlemeeeemm” denen şarkıları öyle bir yorumladı ki o burun kıvıranların hepsi “Arabesque”ci oldu :)
Arabesk out! Arabesque in! yani..
Dün tv de bir programda Işın Karaca ile ropörtaj yapılıyordu ve alt yazıda “Arabeskin yeni kraliçesi Işın Karaca” yazıyordu :)
Müzik evrenseldir.
Afrikalı bir kabilenin etnik halk müziğine ayağımız ile tempo tutan biz Amerikalı bir rock grubu ile deliler gibi coşabilir Dönülmez Akşamın ufkundayız ile kederlenip rakı kadehini tokuşturabiliriz J
Hepsi bizim!
Hepsi bizim!

Ben müzik kültürsüzüyüm!
Hepsini dinlerim.. Severim.. Söylerim! Söylerken biri beni durdursun yada kaçan kurtarsın kendini :)


16 Temmuz 2011 Cumartesi

".*."

"beklemenin bir onuru var arkadaş..
Ya bekledigin bir gun cıkıp gelmeli.
Ya da
Biliyorsan sayet asla gelmeyecegini,
Bekledigin bekledigini asla bilmemeli.."

G.T.D.

 

12 Temmuz 2011 Salı

Kırık Kalp Nakli...

Kaç kırık kalp var dört odacıklı kalbinizin içinde? Parçaları arada batıp,içinizi kanatan kaç tuz buz olmuş kalp taşıyorsunuz ruhunuzda? Acısı sözlere sığmayacak olan kaç tane vazgeçiş taşıyorsunuz siz? "Şimdi olsa" diye başladığınız cümleleriniz vardır sizin; şimdi olsa başka türlü olur muydu diye düşünüyor musunuz hiç? Dilinizin ucuna kadar gelip bir anda sizden kopup ses olan kim bilir kaç tane cümle kurdunuz; kaç can yaktınız o seslerle..Oysa siz haklıydınız, siz üzülmüştünüz, sizi üzmüşlerdi; hakkınızdı aslında sizi üzeni üzmek..Peki siz kaç kere kendinizi karşınızdakinin, sizi üzenin yerine koydunuz? Nedenleri, niçinleri düşündünüz mü? Nasıl böyle olmuştu kendinize sormuş muydunuz? Ben size şimdi aslında sizin kendinize tanımadığınız hakkı tanıyorum; düşünün istiyorum..

Benim yüreğimde taşıdığım bir kırık kalp var; itiraf ediyorum işte..Tek bir cümle kurmadan geri dönüp gittiğim bir insan var..Altı senedir onun kırılan kalbiyle yaşıyorum; uyuyorum, uyanıyorum, yemek yiyorum, gülüyorum ve yaşıyorum..Arada aklıma geliyor ne acı ki kızgınlığım o kadar geçme noktasına gelmiş ki susup onu düşünüyorum.. Ben çocukken ben ve kardeşime annemden gizli yumurta pişirişi geliyor aklıma; ben hala sahanda yumurta yemeyi çok seviyorum ve onun pişirdiği gibi olmuyor. Arabasıyla beni gezdirişi, yaz akşamları evin çatısında mangal yakışını, yeşil gözlerini kocaman açıp "hepsi bitecek" demesini, asma çardağının altında oturup sohbet edişlerimizi, benim hızla büyümemi, onunsa her daim gözümde genç kalmasını düşünüyorum.. Gülümsemesi, kızgınlığı, sakinliği, beni sevmesi güzeldi onun.. O benim dayımdı..

Altı sene evvel geçirdim ben kırık kalp naklimi..Uygun bir donör arayışım yoktu; herşey bir anda oldu.. Ben ona kızdım, o hiç birşeyden haberi yok gibi yaptı ve sanırım o noktada koptu herşey.. Bitiş.. Tek bir cümle kurmadım ben..Oysa ben küçüktüm ondan, herhangi bişeyi yanlış anlama lüksüm yoktu, yanlış anlasam bile sormam gerekirdi, içimdekini ona anlatmam gerekirdi...Yapmadım;sustum.. O görmezden geldi, farketmedi.. Dedim ya, ben küçüktüm ondan; yarı şaka yarı ciddi kulağımı çekip "noluyor bakalım" demesini bekledim belki de.. O sorsa ben söylerdim; sormadı.. Altı sene geçti.. Dayımsız, dayım olmadan geçen altı koca sene.. Ne çok isterdim kırık kalp naklinin de bir süresinin olmasını.. Herhangi hastane odasına benzeyen bembeyaz bir odada dayımla karşılaşıp kırık kalp naklimin tamamlanması adına onda kalan kalp parçalarının bana naklini..

Bugün ikinci kez dede oldu benim dayım; benim hala genç gördüğüm o adam şu anda iki torunlu bir dede.. Arayamadım; ister utançtan diyelim ki aslında her pişmanlık sahibi garip bir de utanç taşır, ister ondan duymak istemeyeceğim cümlelerin olma ihtimalinden arayamadım.. Mesaj attım.. geri dönmedi bana.. Haklı mıydı bilmiyorum ama ben bugün hazırdım onun sesini duymaya..
Durdum ve bekledim..
Altı sene nasıl bekledimse bekledim durdum..

Dayımla tekrar görüşür müyüm bilmiyorum... Bunları yazmak istedim sadece.. Yazayım ve içimdekileri göreyim istedim.. Ayrıca istedim ki benim farkettiğimi herkes farketsin.. Ben bu dünyada kırık kalp nakli yapılan tek insan olmamalıyım.. Sizler yani bu yazıyı okuyanlar şayet benimle aynı durumdaysanız ve artık inanılmaz sancı veriyorsa dört odacıklı kalbinizde taşıdığınız kalp kırıkları bugün bir şekilde ulaşın o kalbin sahibine.. Hani olur ya yokluk varlığı geçmiştir ve önemi kalmamıştır yaşanılanların ilk adımı siz atın.. Her sizi kıranı değil yokluğu boşluğa döneni arayın; beraber güldüğünüzü, çok sevdiğinizi bırakmayın..

Kaç kırık kalple yaşıyoruz acaba? Onların toplamı da acaba yumrugunuz kadar mıdır? Kalbinizdeki kırıkların sahibinin canı yandığında sizin de canınız yanıyor mudur? Onların rüyaları size nakil oluyor mudur aynı kalp parçalarını taşırken? Siz onun adını geçirirken aklınızdan, sizin adınız da düşüyor mudur onun aklına? Bu arada; peki ya sizin kalbiniz hangi insanın kalbinde paramparça duruyor acaba?

Gaye Tanaydın Dursun

9 Temmuz 2011 Cumartesi

^_^

Benim ahımı almazsın da, korkarım Allah'ın gücüne gidecek bana yaptıkların..

*-*

Kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum.... 
(Dom Za Vesanje)

...

Aşk; bir kişi ile geriye kalan herkes arasındaki farkın çok fazla abartılmasıdır 
(Bernard Shaw)

1 Temmuz 2011 Cuma

O Adam Değişmeyecek!

Son zamanlarda arkadaşlarımda bir eski sevgiliye dönüş sendromu yaşanıyor..
1 sene ayrı kalıp döneni de var. Facebookda ilişkisini 3 günde 3 kere değiştirip devam etme kararı alanı da..

Bakın buraya yazıyorum.. “O ADAM DEĞİŞMEYECEK”

Neyin sağlaması bu? Hatalarınızın mı? Haydi bir daha yapalım bakalım geçen seferden farkı ne olacak.

Bir fotoğraf için kalp kıran, telefondaki yorgun sesinden mana çıkarmaya çalışan aslen size değil kendine güvensiz ezikler.. 2 günde değişemezler. Kanmayın!

Yaşananları defalarca aynen yaşamanın manası ne?

Biliyorsunuz aslında finali.
Biliyorsunuz da sadece görmezden, bilmezden geliyorsunuz. Siz görmezden gelince değişmeyecek ama. Üzecek yine sizi. En iyi ihtimalle sinirlendirecek..
Değer mi?
“Bir omuz var burada senin için her zaman” derim sevdiklerime.
Ama bu omuz kafasını kullanmayana deva olamıyor.
Bilginize! :)

E.A.


Söyleyemediğimi Soludum..

Unutacağız, geçecek...Göksun'un mesajı üzerine yazasım geldi içimdekileri.
Ağlayarak çıkaramadım çünkü içimden..
Düşünerek de geçmedi..
Belki yazarsam geçer..
Neler geçmedi.
Çok acıtıyor şimdi.
Aldığım nefes yumruk oluyor boğazımda. Onu düşünmemeye çalıştığım her an da daha çok aklıma düşüyor.
Ama olmuyor, olmayacak işte.
Onunla olmuyor.
Nasıl bir yürek vermiş Allah.. Yorulamadı bir türlü. Sevme be mübarek artık..
Yetmedi mi çektiğin acılar? Nasıl yorulmadın bunca aşkı taşımaktan ve sonrasında bunca acı yaşamaktan..
Biliyorum.
Sezen'in söylediği gibi..
"Geçer, geçer.. daha öncekiler gibi bu da geçer.. Neler neler geçmedi ki? Yine düşer deli divane gönlüm aşka...
Aşka vurgunum ben.."
 Hani artık düşmesin mi acaba aşka?  Eskisi kadar güçlü hissetmiyorum kendimi.
Tüm bu yaşananlar boyu iç çekip durdum..
Söylemek istediğimde sustum.
Çığlık atmak istediğimde çektim kendimi ağladım.
Sonra derince çektim nefesimi.. ve bıraktım.. o araya çok uzun cümleler sığdırdım.
Söyleyemediğimi soludum..
"İç çekmek, Söyleyemediğini solumak değil mi aslında?"
En uzun yolu keşfettim..
Seven bir insanın yüreğinden, onu sevemeyen insanın yüreğine giden yolun aşılmasına imkan yok..
Ve bu; ne zamanla, ne uğraşılarla, ne anlayışla, ne kendinden vermelerle de aşılabilecek bir yol değil.
O zaman o yola gitmekten vazgeçmekten başka çaren yok.
Yeni yolları keşfetmek lazım.
Yola çıkmak lazım..
"Ne güzeldir.. Yollarda.. Olmak şimdi..."

Gaye'me gidiyorum..

E.A.