12 Temmuz 2011 Salı

Kırık Kalp Nakli...

Kaç kırık kalp var dört odacıklı kalbinizin içinde? Parçaları arada batıp,içinizi kanatan kaç tuz buz olmuş kalp taşıyorsunuz ruhunuzda? Acısı sözlere sığmayacak olan kaç tane vazgeçiş taşıyorsunuz siz? "Şimdi olsa" diye başladığınız cümleleriniz vardır sizin; şimdi olsa başka türlü olur muydu diye düşünüyor musunuz hiç? Dilinizin ucuna kadar gelip bir anda sizden kopup ses olan kim bilir kaç tane cümle kurdunuz; kaç can yaktınız o seslerle..Oysa siz haklıydınız, siz üzülmüştünüz, sizi üzmüşlerdi; hakkınızdı aslında sizi üzeni üzmek..Peki siz kaç kere kendinizi karşınızdakinin, sizi üzenin yerine koydunuz? Nedenleri, niçinleri düşündünüz mü? Nasıl böyle olmuştu kendinize sormuş muydunuz? Ben size şimdi aslında sizin kendinize tanımadığınız hakkı tanıyorum; düşünün istiyorum..

Benim yüreğimde taşıdığım bir kırık kalp var; itiraf ediyorum işte..Tek bir cümle kurmadan geri dönüp gittiğim bir insan var..Altı senedir onun kırılan kalbiyle yaşıyorum; uyuyorum, uyanıyorum, yemek yiyorum, gülüyorum ve yaşıyorum..Arada aklıma geliyor ne acı ki kızgınlığım o kadar geçme noktasına gelmiş ki susup onu düşünüyorum.. Ben çocukken ben ve kardeşime annemden gizli yumurta pişirişi geliyor aklıma; ben hala sahanda yumurta yemeyi çok seviyorum ve onun pişirdiği gibi olmuyor. Arabasıyla beni gezdirişi, yaz akşamları evin çatısında mangal yakışını, yeşil gözlerini kocaman açıp "hepsi bitecek" demesini, asma çardağının altında oturup sohbet edişlerimizi, benim hızla büyümemi, onunsa her daim gözümde genç kalmasını düşünüyorum.. Gülümsemesi, kızgınlığı, sakinliği, beni sevmesi güzeldi onun.. O benim dayımdı..

Altı sene evvel geçirdim ben kırık kalp naklimi..Uygun bir donör arayışım yoktu; herşey bir anda oldu.. Ben ona kızdım, o hiç birşeyden haberi yok gibi yaptı ve sanırım o noktada koptu herşey.. Bitiş.. Tek bir cümle kurmadım ben..Oysa ben küçüktüm ondan, herhangi bişeyi yanlış anlama lüksüm yoktu, yanlış anlasam bile sormam gerekirdi, içimdekini ona anlatmam gerekirdi...Yapmadım;sustum.. O görmezden geldi, farketmedi.. Dedim ya, ben küçüktüm ondan; yarı şaka yarı ciddi kulağımı çekip "noluyor bakalım" demesini bekledim belki de.. O sorsa ben söylerdim; sormadı.. Altı sene geçti.. Dayımsız, dayım olmadan geçen altı koca sene.. Ne çok isterdim kırık kalp naklinin de bir süresinin olmasını.. Herhangi hastane odasına benzeyen bembeyaz bir odada dayımla karşılaşıp kırık kalp naklimin tamamlanması adına onda kalan kalp parçalarının bana naklini..

Bugün ikinci kez dede oldu benim dayım; benim hala genç gördüğüm o adam şu anda iki torunlu bir dede.. Arayamadım; ister utançtan diyelim ki aslında her pişmanlık sahibi garip bir de utanç taşır, ister ondan duymak istemeyeceğim cümlelerin olma ihtimalinden arayamadım.. Mesaj attım.. geri dönmedi bana.. Haklı mıydı bilmiyorum ama ben bugün hazırdım onun sesini duymaya..
Durdum ve bekledim..
Altı sene nasıl bekledimse bekledim durdum..

Dayımla tekrar görüşür müyüm bilmiyorum... Bunları yazmak istedim sadece.. Yazayım ve içimdekileri göreyim istedim.. Ayrıca istedim ki benim farkettiğimi herkes farketsin.. Ben bu dünyada kırık kalp nakli yapılan tek insan olmamalıyım.. Sizler yani bu yazıyı okuyanlar şayet benimle aynı durumdaysanız ve artık inanılmaz sancı veriyorsa dört odacıklı kalbinizde taşıdığınız kalp kırıkları bugün bir şekilde ulaşın o kalbin sahibine.. Hani olur ya yokluk varlığı geçmiştir ve önemi kalmamıştır yaşanılanların ilk adımı siz atın.. Her sizi kıranı değil yokluğu boşluğa döneni arayın; beraber güldüğünüzü, çok sevdiğinizi bırakmayın..

Kaç kırık kalple yaşıyoruz acaba? Onların toplamı da acaba yumrugunuz kadar mıdır? Kalbinizdeki kırıkların sahibinin canı yandığında sizin de canınız yanıyor mudur? Onların rüyaları size nakil oluyor mudur aynı kalp parçalarını taşırken? Siz onun adını geçirirken aklınızdan, sizin adınız da düşüyor mudur onun aklına? Bu arada; peki ya sizin kalbiniz hangi insanın kalbinde paramparça duruyor acaba?

Gaye Tanaydın Dursun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder